Kings Of Convenience - Know How

29.12.10

MÜSTEHCEN...

"Bedenin kıvrımlarında ruhu arıyorum.."

Çıplaklığı neden işlediğimi düşündüğümde asıl ulaşılmak istenenin bedenin kıvrımları arasında ruhun kıvrımlarını görebilme çabası olduğunu düşünüyorum. Fotoğraflarımda kadın, bedeniyle barışmakta ve özgürdür. Bedeniyle iç içedir artık ve izleyici de umurunda değildir. Gazetelerde, televizyonlarda ambalajların üzerinde, araba reklamlarında kadın bedeninin bir meta olarak kullanılması toplumsal bir yozlaşmayı ve duygu kirlenmesini beraberinde getiriyor. Benimkisi buna bir tepki. Belki de bir çeşit eylem… Çıplaklığın sanat içinde gösterilmesi hala kabul edilir bir durum değil maalesef. Oysa çıplaklık bakanın gözündedir. N.İ

24.12.10

İki Kıyı/da Bir...




Her bulut şekillenmesi tek ve biriciktir ve an an değişir sürekli. Geçicilik her şeye egemendir. Bulutun değişmesi ve dönüşmesi gibi, yaşam da sürekli değişmektedir. Yaşamın hiçbir anını sabitlemek mümkün değildir, bulutların sabitlenememesi gibi.
İnsana dair izler ve onun eseri olan her şey karışır gökyüzünde kayıp giden, akışkan bulut kümelerine. Zaman algılayışı ve kavramlara bakışım, günümüzün insanının yaşama tarzına, bütünselliğe değil parçaya odaklanmış algılama ve alımlamalarına son derece uyarlıdır…

13.11.10

GEL - GiT






Her şey ama her şey; görebildiğimiz, göremediğimiz, inandığımız, hissettiğimiz, kendi kendimize gittigimiz yollardan ibaret.Artık kendini, gerçeği arayan insan olarak gidiyoruz yollardan. Yollarımıza; rehberlerimizle, her sendelememize verdiğimiz ya da verilen cevaplarla, kah gülerek kah ağlayarak devam ediyoruz. Yollar farklı farklı evet ama gidilecek tek bir nokta var belki de. Gidilecek yeri ya da varılacak noktayı, ben ancak kendi algılayış ve bilinç seviyeme göre adlandırabilir ya da hatta adlandıramam bile...

10.11.10

Terminolojik Bir Deneme...



Akan zamanın içinde  kısa bir ânı görsel olarak çalar fotoğraf.Çalınmış olan ân, sentaktik ve paradigmatik yapısından dolayı izleyiciye o kısacık ândan çok daha fazlasını anlatır. Ve enstantenin dayanılmaz hafifliği sarar o an deklanşöre basan beni.

Vee Einstein derki; `Eğer zihnimizden çıkanları görebilseydik, dönüp dolaşıp onların bize geri döndüğünü de görebilirdik`

11.9.10

Hasta-hane II

 Hasta-hane

Çocuklar en saf,en güzel hayalleri barındırırlar o minicik dünyaların da.. Zorluklarla karşılaştığımızda kaybolan umutlarımızdan bir kucak dolusu vardır onlarda, o masum bakışlarında.. Büyüklerin çocuk olmak istemelerinin nedeni de budur belki,hala umutlara sahip olmak.. Onlar tüm acılarına inat umutla bakıyor geleceğe...


Ilford HP5 400 Black&White

5.8.10

Hasta-hane I

 Hasta-hane
Yaşam tüm canlılar için, doğumla ölüm arasındaki süreçtir ki yaşam alanları sınırlı ve değişkendir. Söyleyecek bir şeyleri olan ben, bu sefer mesajımı çevremizdeki öteki yaşamların içinde yerimi alarak veriyorum. Fotoğrafta anlam bularak yaşama tanıklık ediyorum. 
Ilford HP5 400 Black&White



9.7.10

Çünkü her şey bizim insan elimizle tanışmak ister...


Ellerin dili insanın eylemselliğidir.

15.6.10

Salt Bir Varolma Durumu...

Varlık ve Hiçlik “Görüyorum. İşte orada, sokakta. Şimdiden daha silikçe. Daha ne bekliyor gerçekleşmek için sanki? 
Varlık, benliğin kendinde olması'dır. Ya Hiçlik!... 
Bilinçle bütünlesen kararlar ve seçme edimi, yalnızca ustan mı yararlanır peki!

21.5.10

Deneme Seyri Cezası 62 TL...


Bu bir deneme seyri dir...

Ve siz...ve Deniz...  Deniz yolculukları, yolculukların yolculuğudur. Bu yolculuklarla bazı şeylere yakınlaşır, bazılarına uzaklaşırız. Güvertenin dışındayızdır ,  hoparlörden gelen "mola süreniz bitti" sesinden uzakta. İçimizdeki fırtınalara karşı belkide içilen bir bardak çaydır. Saçlarınız uçuşurken güvertesinde, sevgiliyi , gidişi düşünmektir bazen, bazen de dönüşü. Kimi zaman kalabalık bir güvertede tek başına  kalmak, ara ara denizin yalnızlıgına ortak olmaktır.Gün batımının sıcak rengi karşısında...