Yaşamda tek haz bakmak ve görmektir belki de. Ya da sadece gözetlemek! Nabokov’un Göz romanındaki kahramanın söylediği gibi, “gözlemlemek, gözetlemek, izlemek, kendini ve başkalarını irdelemek”… Başkalarını irdelemek kendimize ayna tutmak değil midir ! Öznesi ve nesnesi olduğumuz yaşam sürecinde belki de meşrulaşmış seçkin bir hazdır bakmak, izlemek; bakılan ve izlenen kılmak kendimizi. Kanıksanmış bu durum süreç içinde kamera karşısında ‘doğallığı’da beraberinde getiriyor. Kameranın varlığı karşısında, fotoğrafı çekilen kişinin davranışlarını değiştirmesi beklenir. Ancak kameranın kanıksanmasıyla, değişen (doğallaşan) davranışlar, kamera önündeki konunun da değişmesini gündeme getirmez mi.
Klasik dönemden beri süre gelen kadının izlenen konumundaki geleneği kırmak mı niyet. Önemsiz… E.Fıschl, bakan-bakılan ilişkisinde yalnızca kadını değil, toplumun yaşayışını da ifade etmiş ve İzleyeni, kaçamak bakış eyleminin sahibi gibi göstermemiş midir. Kameranın özünde var olan voyerizm de (röntgencilik) bu bağlamda doğallaşmıştır. Çünkü artık kameranın arkasındaki kişiyle önündeki insan arasında bir fark kalmamıştır.
N.İ
Yol gitmek'le, seyir izlemekle bitmez ya hocam ,
YanıtlaSilsen yakalrsın istediğini yani seçersin..
Dogru soz...
YanıtlaSil"7 yer, göğü, dağı vücutta bulduk" fotoğraftan aldığım bu yazı da bana bugün mesaj oldu.Teşekkürler.
YanıtlaSilkamera fotoğrafı çekilen kimse yada nesnenin ruhunu çekene aktaran bir mucize sanki
YanıtlaSilFantastic shots!
YanıtlaSilGreetings from Spain.
Awesome shot!
YanıtlaSilI like your art,I follow
have a nice day
greatings
Matteo
so thanks... :)
YanıtlaSil