“Bir olay tam anlamıyla fotoğrafı çekilebilecek bir şey haline gelse de
olayı tanımlayacak olan şey gene ideolojidir.” söylemini düşünüyor, Sontag’ı anımsıyor ve
Bruce Gilden’i selamlıyorum. Sontag'ın dediği gibi yaşamı belgeliyor aynı
zamanda reddediyorum. Her kabul ve reddedişimde ideolojim, sancılarım ve sorguladıklarım
haykırıyor içimden. O an bir turistim sadece orada ve gözüm makineleri
boyunlarında karşılarına çıkan ve anımsamak istedikleri her görüntüyü kaydetme
çabasında olan insanlarda. Deklanşöre sınırsızca basıyorlar hatırlamak
istedikleri her anı fotoğraflara sığdırıyorlar. Sadece bakmakla yetinmeyecekleri
ben oradaydım kanıtını sunacakları her şey!
Yaşamın devinimi bu olsa gerek fotoğrafı çek ve yola devam et…
Sanırım öznel bir gerçeklik eğilimindeyim. İç dünyamın derinliklerinde ki gerçekleri sorgulama çabası bu belki de… Bu yüzdendir sadece görüp, gözüm vizör de olmaksızın deklanşöre dokunuşum…